Ortodoks dünyasının iki önemli merkezi olan Fener ile Moskova Patrikhaneleri arasındaki gerilim, açık bir çatışmaya dönüştü. Fener Patrikhanesi, Rusya açısından ekonomik ve stratejik öneminin yanısıra, dini ve milli açıdan da çok büyük önem taşıyan Ukrayna’nın, Moskova Patrikhanesi’nin değil, kendi ruhani alanına (Fener Rum Patrikhanesi’nin ruhani alanına) girdiğini ilan ederek, Ukrayna’da Moskova Patrikhanesi’nden bağımsız bir Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin kurulması fikrini onayladı. 9-11 Ekim tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen Fener Patrikhanesi Kutsal Sinodu’nun toplantısında alınan bu kararla, Fener ve Moskova Patrikhaneleri, tarihlerindeki en gergin döneme girmiş oldu. Söz konusu kararlar çerçevesinde, Ukrayna’da yakın bir gelecekte Moskova Patrikhanesi’nden ayrılmış olan ve ayrılmak isteyen rahipler, büyük bir toplantı düzenleyip kiliseye bir başkan (patrik) seçecekler. Bunun hemen ardından, Fener Rum Patrikhanesi, Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni otosefal (bağımsız) ilan edecek ve süreç tamamlanmış olacak.
1686 TARİHLİ KARAR, İPTAL EDİLEREK, UKRAYNA’NIN FENER PATRİKHANESİ’NİN RUHANİ ALANINA GİRDİĞİ İFADE EDİLDİ
Peki, bu karar Rusya’nın ve Rus Ortodoks Kilisesi’nin neden sert tepkisine neden oldu? Ukrayna’nın şimdiki yönetimi bu meseleye neden büyük önem veriyor? Olaylar, ereye doğru gidebilir? Bu sorulara kısaca yanıt vermeye çalışalım:
Fener Patrikhanesi’nin üst kurulunun (Kutsal Sinod) 11 Ekim’de aldığı karar, birkaç önemli noktadan oluşuyor. Birincisi, Sinod, Ukrayna’da otosefal (bağımsız) bir Ortodoks kilisesinin kurulmasını, prensip olarak kabul etti. Geriye, yukarıda bahsettiğimiz şekilde, Kiev’de büyük bir dini toplantıda Ukrayna Patriği’nin seçilmesi gibi “teknik” unsurlar kalıyor. İkincisi, bu çerçevede Fener Rum Patrikhanesi’nin 1686 yılında Ukrayna’nın Moskova Kilisesi’nin denetimine bırakılmasını onayladığı kararı, dünkü toplantıda, “o zamanın şartlarında alınan bir karar” diye nitelendirilerek, iptal edildi. Yani, Ukrayna’yı Moskova’nın ruhani alanına bırakan (Kiev’deki dini görevliyi (metropolit) seçme yetkisini Moskova Patrikhanesi’ne bırakan) 1686 tarihli karar, iptal edilerek, Ukrayna’nın Fener Patrikhanesi’nin ruhani alanına girdiği ifade edildi. Üçüncü ve diğerleri kadar önemli bir nokta da, Fener Patrikhanesi, Ukrayna’da Moskova Patrikhanesi’nden bağımsız bir kilise kurulmasını savunan (yani, onların deyimiyle, “ayrılıkçıların başını çeken”) ve 1997 yılında Moskova Patrikhanesi tarafından aforoz edilmiş olan Filaret gibi dini liderlerin üzerindeki aforoz kararını kaldırdığını açıkladı.
FENER NEDEN TUTUMUNU SERTLEŞTİRDİ
Fener’i bu konuda Moskova’yla ilişkileri koparma pahasına da olsa harekete geçiren bir etken ise, daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz üzere, 2016 yılında Fener Patrikhanesi tarafından düzenlenen Ortodoks Konsülü’ne Moskova Patrikhanesi’nin katılmaması oldu. Fener Patriği Bartholomeos’un hayatını en önemli projesi olarak gördüğü ve bin yıl aradan sonra toplanacağı söylemiyle gerçekleşen Ortodoks Konsülü’nü dünyada en büyük Ortodoks cemaate sahip olan Moskova Patrikhanesi’nin boykot etmesi, “Moskova’nın Ortodoks dünyasında Fener’e meydan okuduğu” şeklinde yorumlandı. Bu nedenle Fener, bu sefer Moskova’yla ilişkilerin kopmasını göze alarak kendi hamlesini yaptı.
“FENER PATRİĞİ AFOROZ EDİLİR”
Fener Patrikhanesi’nin 11 Ekim tarihli kararlarına Moskova Patrikhanesi’nden gelen ilk tepkiler, çok sert oldu. Moskova Patrikhanesi’nden yapılan açıklamalarda, Fener’in Ukrayna’yı Moskova Patrikhanesi’ne bıraktığı 1686 tarihli kararını iptal etmesi, “İngiltere’nin Hindistan’a bağımsızlık vermesi kararını iptal etmesine” benzetildi ve bunun Ortodoks yasalarını ihlal eden, geçersiz bir karar olduğu ifade edildi. Moskova Patrikhanesi’ni en az bunun kadar çileden çıkartan bir husus ise, Moskova Patrikhanesi’nin 1997 yılında aforoz etmiş olduğu Fialret gibi üst düzey Ukraynalı din adamlarının aforoz kararının Fener Patrikhanresi tarafından iptal edilmesi oldu. Moskova Patrikhanesi’nden yapılan açıklamada, bir kişi hakkında bir kilisenin verdiği aforoz kararının ancak o kilise tarafından kaldırılabileceği ifade edilerek, Fener Patrikhanesi’nin böyle bir yetkisinin olmadığı kaydedildi. Moskova Patrikhanesi’ne bağlı olan Kiev Metropolitliği’nden yapılan açıklamalarda ise, daha da sert bir üslup kullanılarak, Fener Patriği’nin bu icraatının, onun aforoz edilmesine neden olabileceği dile getirildi.
PEKİ, BUNDAN SONRA GELİŞMELER NASIL BİR YÖN İZLER
En önemli sorulardan biri, Ukrayna’da Moskova Patrikhanesi’ne bağlı kiliselerin ve cemaatlerin ne olacağı. 2014 yılındaki Batı yanlısı ihtilaldan sonra, Moskova Patrikhanesi’ne bağlı cemaatler ve bunların kullandığı kilise binaları, milliyetçi kiliselerin tarafına geçti (kimileri bu geçişin cemaatin isteğiyle olduğunu, kimileriyse, cemaatten olmayan kişilerin cemaattenmiş gibi oy kullandırılması gibi yöntemlerle gerçekleştiğini söylüyor). Ukraynalı milliyetçi rahiplerin Fener Patrikhanesi’ne yaptıkları başvuru metninin altında, Moskova Patrikhanesi bünyesinde faaliyet göstermekte olan onlarca Ukraynalı din adamının da imzası vardı. Bu durumda, Ukrayna’da milli kilisenin kurulmasına ilişkin Kiev’de toplantının yapılması ve bu kilisenin Fener tarafından tanınmasının ardından, ilk etapta Moskova Patrikhanesine bağlı cemaatin ve rahiplerin bir bölümünün yeni kurulacak milli kiliseye geçeceği, ilerleyen zamanda da, bu eğilimin hızlanarak Rus Kilisesi’nin Ukrayna’da giderek marjinalleşeceği değerlendirmeleri yapılıyor.
Moskova Patrikhanesi, Fener’in Ukrayna konusunda tek başına karar alma yetkisinde olmadığını, bu konuda ancak bütün Ortodoks kiliselerinin katıldığı bir toplantıda karar alınabileceğini öne sürüyordu. Fener’in son icraatıyla birlikte, ilişkiler artık koptu. Zira, Fener’in Rusya’dan ayrıldığını iddia ettiği bölge, Rusya açısından ve Rus Ortodoks Kilisesi açısından çok büyük önem taşıyan, Ukrayna. Rus Ortodoks Kilisesi’nin Fener’le ilişkileri kopardıktan sonra, ne gibi karşı adımlar atacağını, önümüzdeki haftalarda daha net göreceğiz.
Deniz Berktay